2 Ekim 2011 Pazar

DÜĞÜNE ÖNDEN İKİ BİLETİM VAR

Bugünlerde düğün sezonu açıldı, arkadaşlarım bayram arası filan dinlemeden çatır çatır evleniyorlar. Evlenmek şu an için 10 yıllık kalkınma planlarım dahilinde yok. Evliliği önceleri pek anlamıyordum doğrusu. Yani kağıt üzerinde olan kısım, tabiî ki yasal olarak bağlayıcılığı olan, kadın erkek arasındaki ilişkiyi düzenleyen bir kontrat. Buna OK, ama o törene ne gerek var diyordum. Sonra düşündüm de, bence asıl o tören şart. Sonuçta sadece bir kadın veya erkekle evlenmiyorsun, “EVET” dediğinde onun çevresindeki çok sayıdaki insanla evlenmiş oluyorsun. Bir bakıyorsun kaynanalar, kaynatalar, eltiler, gelinler, görümceler, yengeler, bacanaklar, kayınçolar, enişteler ve arkadaşlar olaya dahil olmuş ortada göbek atıyorlar. O sebeple belki de nikah memuru “bu adam/kadın ile” şeklinde değilde “bu adam/kadın ve burada gördüğün insanlarla evlenmeyi kabul ediyor musun” diye sormalı.

Evlilik ciddi bir “müessese” tabii ki ve yatırımlara daha düğünde başlanıyor. Doğru insanlarla arkadaşlık yapmışsan ve doğru insanla evleniyorsan altının kazandığı değerle doğru orantılı olarak sende kazanıyorsun. Fakat tabii kazanmak için iyi bir organizatörde olman lazım. İyi bir tarih seçmelisin; bayrama, resmi tatillere, derbi maç günlerine filan nikah günü almamalısın. İyi bir mekan tutmalı içine iyi bir program koymalı ve iyi servis sunmalısın. Gerekiyorsa düğüne servis kaldırmalısın. Yine de yiyip, içip, göbek atıp bir şey takmadan gidecek olanlar var, onlar da “abi kapıya isim yazarmısın, +1 mümkünse” diyenler.